8. Uluslararası Genç İş Adamları Kongresi

#image_title

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu, Türkiye’nin son 10 yılda kendi coğrafyasında en çok yatırımcıyı çeken ülke olduğunu belirterek, “Doğu Avrupa, Orta Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’yı kapsayan geniş coğrafyada imalat sanayisinde gerçekleşen toplam uluslararası doğrudan yatırım projelerinin yüzde 20’sini çekti.” dedi.

Burak Dağlıoğlu, Genç MÜSİAD tarafından “Global Harmony” temasıyla düzenlenen 8. Uluslararası Genç İş Adamları Kongresi (UGiK) kapsamında gerçekleştirilen “Küresel Fırsatlar ve Kolektif Girişimcilik” başlıklı panelde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin son 20 yılda 260 milyar doların üzerinde yatırım çektiğini söyledi.

Dağlıoğlu, “Türkiye, 2002 yılı öncesinde dünyadaki uluslararası doğrudan yatırım hareketlerin yalnızca binde 2’sini çeken bir ülke iken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliği döneminde dünyadaki yatırımların kabaca yüzde 1’ini çeken bir ülke oldu.” diye konuştu.

Türkiye’nin, ikinci yüzyılında dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri olmayı hedeflediğini dile getiren Dağlıoğlu, bu hedefe ulaşma kapsamında uluslararası doğrudan yatırımlar pastasından alınan payı yüzde 1,5’e çıkarmak istediklerini anlattı.

“Türkiye, İstikrarın ve Diplomasinin Merkezi Olma Hedefi Taşıyor”

Burak Dağlıoğlu, son 10 yılda Türkiye’nin kendi coğrafyasında en çok yatırımcıyı çeken ülke olduğuna dikkati çekerek “Doğu Avrupa, Orta Avrupa ve Orta Doğu ve Kuzey Afrika’yı kapsayan geniş coğrafyada imalat sanayisinde gerçekleşen toplam uluslararası doğrudan yatırım projelerinin yüzde 20’sini çekti. Yani en çok imalat sanayisi yatırımı çeken ülke oldu.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin dünyadaki sıkıntıların ve krizlerin arttığı bir dönemde geniş bir coğrafyada istikrarın ve diplomasinin merkezi olan bir ülke olma hedefi taşıdığını dile getiren Dağlıoğlu, “Özellikle son dönemdeki yatırımlarda bu perspektif var. Yatırımcıların özellikle pandemi sonrasında ihracat odaklı işlere çok yatırım yaptıklarını görüyoruz.” şeklinde konuştu.

“İletişim ile Ürün İyi ve Doğru Olmak Zorunda”

Arzum Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı da “Simplicity” başlıklı panelde yaptığı konuşmada, iletişim ile ürünün iyi ve doğru olmak zorunda olduğunu belirterek, taahhüt edilenin arkasında durulması gerektiğini vurguladı.

İletişimin nasıl yapılması gerektiğinin şartlara göre değiştiğini dile getiren Kolbaşı, şirketin faaliyetlerine ilişkin bilgiler paylaştı.

Eyüp Sabri Tuncer Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Engin Tuncer ise toplumun ve insanların faydalanacağı ürünler yaptıklarını, bu durumun başarı şanslarını artırdığını söyledi.

Tuncer, 74 ülkeye ürün ihraç ettiklerini kaydederek “İnsanların doğal içerikli ürünlerden şu aşamada büyük beklentileri var. Vegan ürünler üzerine çok büyük beklentiler var. Yüzyıllık bir firma olmanın ağırlığıyla yeni ürünleri piyasaya sürerken özellikle araştırma şirketleri ile çalışıyoruz.” dedi.

Geleneksel bir şirket olmalarına rağmen araştırma şirketleri ile çalıştıklarını ve çok büyük bütçeler ayırdıklarını belirten Tuncer, “Bizde bütçenin birçoğu araştırma şirketlerine gider ve piyasaların beklentisi tespitini yaparız. Yani biz sona gideriz. Oradan geri gelmeye başladığınızda ve piyasada da kendinizi mukayese etmeye başladığınız zaman çok doğru noktalarda yer alabiliyorsunuz.” değerlendirmesinde bulundu

Tuncer, Kovid-19 döneminde de şimdi de işlerinin yüzde 35’inin kolonya olduğunu ifade ederek “2007 yılından itibaren kişisel bakım ürünlerine girdik. Kovid döneminde marka çok büyük değer kazandı. O zaman bir aksiyon aldık. İnsanların menfaatine olacak birtakım aksiyonlar aldığımızda markamızın da değeri çok yükseldi.” şeklinde konuştu.

Baltaş Grubu Kurucu Ortağı Prof. Dr. Acar Baltaş da insanlık tarihindeki ikinci büyük inorganik değişimden geçildiğini ve çalışan davranışının bütün dünyada değiştiğini söyledi.

İnsanların ortalama ömrünün uzamasından bahseden Baltaş, “İnanın şu an dünya en müreffeh ve varlıklı dönemini yaşıyor. Yaşadığımız zorluklara, güçlüklere rağmen çocuk ölümlerinde büyük azalmalar oldu. Çocuk işçiliği bugün yüzde 11’lere, derin yoksulluk yüzde 9’lara indi. Yani biz kötü haberleri daha hızlı algılıyoruz ve bunu genelliyoruz. Bu da doğamızdan gelen bir şey. Tehlikeye karşı uyanık olmak ve gençler arasında gördüğüm ümitsizlik sebebiyle bunları söylüyorum.” ifadelerini kullandı.

Exit mobile version