Kaya, AA muhabirine, Türkiye’nin Alp-Himalaya deprem kuşağında bulunan bir deprem ülkesi olduğunu hatırlattı.
Türkiye’de yaşanan depremlerin çoğunluğunun yeryüzüne yakın yerlerde sığ depremler olduğunu belirten Kaya, “Bizim depremler çoğunlukla 20 kilometreden daha sığ. Bundan dolayı depremlerden çok hızlı bir şekilde etkileniyoruz. Deprem dalgaları birkaç saniyelik bir süreç içerisinde yeryüzüne ulaşıyor ve afete dönüşüyor.” diye belirtti.
Kaya, Türkiye’nin tamamının depreme açık bir coğrafyada olduğunu, olası depremlerde pekçok şehrin sallandığını belirtti.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin 11 ili etkilediğini anımsatan Kaya, “Türkiye’de nerede yaşarsak yaşayalım depremden bir şekilde etkileniyoruz. Bunu 6 Şubat’taki depremlerde çok somut şekilde gördük. En büyük handikabımız depremlerin sığ olması ve geniş coğrafyaya yayılması.” ifadelerini kullandı.
Deprem gerçeğinin farkında olunması gerektiğine değinen Kaya, binaların yapımından afet öncesi ve sonrasında uygulanacaklara kadar tüm tedbirlerin alınması gerektiğini vurguladı.
YAPILAR KONTROL EDİLMELİ
Prof. Dr. Kaya, depreme dayanıklı binaların can ve mal kayıplarının önüne geçtiğini belirtti.
“Depreme karşı yapabileceğiniz en iyi şey, depreme dirençli yapılar üretmektir.” diyen Kaya, şunları aktardı:
“Bizim en büyük sıkıntımız bu. Depreme dirençli yapılar yapıp içinde yaşarsak bir sorunumuz kalmayacak. Ev, iş yeri ve kamu binaları olmak üzere böyle olmalı. Var olan yapıları incelerken iki türlü yöntem var. Birincisi yapıdan numune alınıp incelenmesi, ikincisi ise yapı radarı gibi yöntemlerle kolon ve kirişleri incelemek şeklinde. Bu tekniklerden hangisinin kullanılacağına vatandaş veya görevliler karar verecektir. Bu tekniklerle yapıların güvenli olup olmadığı araştırılması gerekli.” şeklinde konuştu.
Türkiye’de depreme dirençli olmayan çok sayıda yapının bulunduğunu ifade eden Kaya, bu yapıların güçlendirilmesi ya da yeniden yapılması uyarısında bulundu.
Kaya, güvenli yapıların inşa edilmesinde kentsel dönüşüm çalışmalarının büyük önem taşıdığını vurguladı.
Eski yapıların güvenli hale getirilmesi için kentsel dönüşüme dahil edilebileceğini anımsatan Kaya, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Yapı güvenliği açısından eski binaların bulunduğunu biliyoruz. Eski yapılar kentsel dönüşüm yoluyla yeniden kazandırılmalı. 17 Ağustos 1999 yılındaki depremden beri yer bilimcilerinde savunduğu bir konu. Kentsel dönüşümle mutlaka eski yapı stoklarının eritilip yeni yapıların ortaya konması gerekiyor. Çünkü bizi yaşatacak olan depreme dayanıklı güvenli yapılar.
Bu anlamda yapı sahiplerinin kendi aralarında karar alarak kentsel dönüşümle yapılarını güvenli hale getirmeleri gerekiyor. Kentsel dönüşümün parsel bazında olmasının yanı sıra ada veya daha geniş alanlarda yapılmalı. Böyle olursa insanlarımıza sadece güvenli yapılar değil, modern çağın gereği otopark, çocuk oyun alanları ve sosyal alanların güvenli şekilde dönüşümü sağlanmış olur. Biz içinde güvenle yaşayabileceğimiz, depremde bizi canlı tutacak yapıları kentsel dönüşümle ortaya çıkarmak zorundayız.” ifadelerini kullandı.
Kaya, depremden etkilenen bir ülke olarak Türkiye’nin iyi bir deprem yönetmeliğini ortaya koyup uygulaması gerektiğini de sözlerine ekledi.