Cüneyt Arkın’ın İlk Eşi Güler Mocan Yıllar Sonra Konuştu

#image_title

Psikiyatrist Dr. Güler Mocan, 83 yaşında olmasına rağmen hala aktif bir şekilde hekimlik yapıyor. Kendisinin 58 yıllık bir meslek deneyimi var ve bu deneyimini ‘Bir Psikiyatrist Anlatıyor’ adlı kitabında bir araya getirdi. Mocan, Cüneyt Arkın ile olan ilişkisini ve daha fazlasını yaptığı bir röportajda açıkladı.

Güler Mocan, ilişkileri hakkında konuşurken, Cüneyt Arkın ile olan evliliklerinin neden sona erdiğini de ilk kez anlattı.

“Cüneyt Oyuncu Olunca Aramızdaki Makas Açıldı”

83 yaşında olan Güler Mocan’a “Nasıl bu kadar enerjik ve genç görünüyorsunuz?” sorusu sorulduğunda Mocan, “İrsi sanırım. Kafkas kökenliyiz ve genetik olarak iyi bir yapıya sahibiz. Ayrıca kendime iyi bakmayı da ihmal etmedim. İnsanları iyileştirmek, doktor olarak çalışmak bana büyük bir enerji veriyor” dedi.

Güler Mocan, mesleki birikimini kitaplaştırma fikri hakkında da şunları söyledi: “Bir iz bırakmak lazım bu dünyaya. ‘Çok şey biliyorum, bunlar mezara mı gidecek?’ dedim kendi kendime. Öyle olunca da yazmaya karar verdim. 2017 yılında yazmaya başladım ve dört yıl içinde kitabımı tamamladım.”

Psikiyatristlerin Kitap Yazması Ve Etik Sorunlar

Son dönemde psikiyatristlerin kitap yazması ve bu kitapların diziye uyarlanması konusuyla ilgili bir soruya Güler Mocan şu şekilde cevap verdi: “Hastaları ifşa etmediğiniz sürece elbette etiktir. Adları, yaşları, meslekleri verilmiyorsa; kitabı okuyan kişi bile orada anlatılan kişinin kendisi olduğunu anlamakta zorlanıyorsa neden yazılmasın! Ben de kitapta öyle yaptım.”

Güler Mocan’ın Cüneyt Arkın İle Olan İlişkisi Ve Boşanma Hikayesi

Güler Mocan, Cüneyt Arkın ile olan ilişkisini ve boşanma sürecini şu şekilde anlattı: “Cüneyt Arkın ile 10 yıl evli kaldık. İlk tanıştığımızda, o artist olmadan önce çok seviyorduk birbirimizi. Ancak film artistliği başladıktan sonra aramızdaki makas yavaşça açılmaya başladı. Dünya görüşümüz farklılaştı ve birçok olay yaşandı. Boşanmak istedim, o istemedi. İlişkimiz ayrılık barışık bir yılan hikayesine dönmüştü. Sonunda makas tamamen açıldı ve evliliğimiz sona erdi.”

Mocan, ilişkilerinin neden sona erdiği hakkında daha fazla detay vermedi ancak zorlu bir dönem geçirdiklerini ve sonunda ayrıldıklarını belirtti.

Cüneyt Arkın Ve Güler Mocan’ın Kızları Filiz Canlı

Cüneyt Arkın ile Güler Mocan’ın evliliğinden olan kızları Filiz Canlı, uzun yıllar boyunca kameralardan uzak bir şekilde büyüdü. Ancak daha sonra 11 yaşındaki kızı Defne’nin “Dedemle tanışmak istiyorum” açıklamasıyla gündeme geldi. Cüneyt Arkın, kızı Filiz Canlı ve torunu hakkında sorulara “Onları tanımıyorum” yanıtını vermişti.

Miras kavgası iddiaları hakkında Güler Mocan, daha fazla konuşmak istemediğini belirtti ve bu kitabın yaşadığı acıların bir ürünü olduğunu söyledi.

Cüneyt Arkın’ın Kızına Yazdığı Mektup Ortaya Çıktı

Cüneyt Arkın’ın ilk evliliğinden olan kızı Filiz Canlı’ya yazdığı mektup da gün yüzüne çıktı. Mektupta, Cüneyt Arkın’ın kızına olan özlemini ve duygularını dile getirdi. Mektup, Cüneyt Arkın’ın kızına olan sevgisi ve onunla yeniden bir araya gelme isteğiyle dolu.

İşte, Cüneyt Arıkın’ın kızı Filiz Canlıya yazdığı mektubun detayları;

“Canım yavrum Filiz’im. Sana bunları yazmamın bir sebebi var. Bugün 10 Mart 1968, Kurban Bayramı’nın birinci günü.

Bugün yine annen seni bana göstermedi. Telefonları yüzüme kapatıyor, mektuplarımı okumuyor. Senden ayrılalı iki ay oldu. Seni bin yıl görmemiş gibi özledim. Artık tatlı yüzün, yavaş yavaş hafızamdan siliniyor. Göğsüme dokunan o küçücük elinin sıcaklığı azaldı.

Günlerdir cehennemin dibindeymiş gibi acılar içindeyim. Bin kere adını fısıldadım. Bin kere Allah’a dua ettim seni bana göstersin diye. Korkular içinde sana geldim. Bana kapıyı açmayacaklarını bile bile.

Eve karı-koca iki dostumu gönderdim. Ben de köşede bekledim. Kadın hamileydi, yüzü çilli, şefkatli bir çocuk beklemenin mutluluğu içindeydi. Ama benim kadar korku içindeydiler. Teyzelerin onları kovmuş. Annen seni pencereden olsun görmeme razı olmamış. Sen teyzenin kucağındaymışsın, mavi dantelli bir elbisen varmış. Tatlı tatlı gülüyormuşsun. Yaramazlık yapıp utanıyor sonra başını saklıyormuşsun.

​​​​​​​

Bir babadan çocuğunu hangi kuvvet ayırır. Buna hangi yürek razı olur? Hangi kötülük böyle bir sevgiyi yener? Bütün duygularım ölmüş gibiydi dönerken. Dünyanın bütün kurşunları yüreğime sıkılmış gibiydi.

Bir annenin katılığını, duygusuzluğunu, gaddarlığını neyle izah edecektim. Annenin son iki yıldır bana gösterdiği korkunç sahnelerde kendisinden çok teyzem Gül’ün ve çevresinin payı vardı. Mahkeme haberlerinde çıkan resimlerinde şaşkın, biraz öç almışlığın rahat tebessümündeki acıyı yine ancak ben çözebilirim.

Çocuğum bunlar bizim yazımız, kaderimiz. Ama anne bir elini uzatsa kurtulacaktım. Evet, yavrum acı çekiyordum ve yalnızdım. Annenin bende güç bildiği, kıskandığı her şey, şöhretim ve param beni dünyada yalnız bırakmıştı. Çünkü suçlarımda, zaaflarımda samimi idim.

Suçluydum ama sahte değil, içten pazarlıklı değil, cimri değil. Annenle aramızda büyük bir ayrılık da Türk sinemasını asla önemsememesinden ileri geliyordu. Ona göre yaptığım bütün iş basit ve aşağılayıcı bir şeydi. Teyzelerin de aynı şeyi düşünüyorlardı.

Görüyorsun yavrum, anneni kazanmak işimi, işimi kazanmak anneni kaybettiriyordu bana. Yapayalnızdım, yine de anneni delice seviyor ve dayanıyordum. Annen dışarıda görev almak istiyordu. Kırklareli’ne tayini çıktı. ‘Kendime güvenim gelir, oyalanırım’ diyordu. Doğru söylemediğini biliyordum. Gitmek istemiyordu ama gitmem gerekiyor diye dayatıyordu. Neden gittiğini ve neden gittiğini kesin olarak bilmiyordu. Ama o günler ölümüme bile razı olacak kadar bezgindim, tükenmiştim. Yokluğunun acısını iki gün sonra duydum ama artık çok geçti. Bana dön diye yalvarmam lazımdı ama yapamadım. Bunları sen de bileceksin ve anneni asla affetmeyeceksin. Annen benimle savaşıp beni rezil etmeyi kendine görev bilmişti. Bense hala birleşmeyi ve kötü bahtımıza karşı gelmeyi teklif ediyordum. İnan ki o benimle doğdu, benimle ölecek.

Ah çocuğum! Nedir bu iğrençlikler, sessizce sevmek ve bağışlamak varken. Ben suçlarımı ve onun suçlarını bilerek geleceğe güvenle, erkekçe, dostça, arkadaşça, insanca, yiğitçe, bakarak yalnız onu seviyorum. Yalnız onun yarattığı ve yapayalnız bırakmak istediği sevgiyi kurtarmaya çalışıyorum. O ise sevgiyi bağılı kalmayı küçük gördü ve şimdi benden daha yalnız.”

Exit mobile version