İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Derya Gül Ünlü, sosyal medya kullanıcıları arasında özellikle yaşlı bireylerin, gençlerin eleştirel yorumları nedeniyle büyük bir baskı altında olduğunu ve zaman içinde çeşitli psikolojik rahatsızlıklarla öz saygılarını kaybettiklerini belirtti.
Ünlü, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaşlıların sosyal medya platformlarında maruz kaldığı ayrımcılığı ve bu durumun psikolojik etkilerini detaylı bir şekilde değerlendirdi.
Türkiye’de örf, adet ve gelenekler gereği yaşlılara saygıyla yaklaşılmasına karşın yaşa dayalı ayrımcılığın sıkça ortaya çıktığını belirten Ünlü, çeşitli yargı ve kalıplaşmış düşüncelerin bir yaşlıyla karşılaşıldığında otomatik olarak devreye girdiğini, kişi iyi niyetle bu davranışı sergilese de bunun bir ayrımcılık türü olabileceğini kaydetti.
Doç. Dr. Ünlü, toplumda yaşlılara yönelik ayrımcı uygulamaların yine toplumsal yargı ve kalıplaşmış düşüncelerden kaynaklandığına dikkati çekerek, “Bir yaşlıyla konuşurken sesimizi daha yükseltiyor, daha ‘patronizing speech’ dediğimiz, daha üstenci bir tavır sergiliyor olabiliriz. Ya da ‘elderly speech’ dediğimiz, yaşlıya uygun konuşma şeklini takip ediyor da olabiliriz. Bunlar özünde ayrımcılık içeren davranışlar.” dedi.
Sosyal medyada yaşlıların daha görünür olmasına, özellikle genç kuşaklar tarafından alaycı şekilde yaklaşıldığından bahseden Ünlü, “Yaşlı sosyal medya kullanıcılarının yaptığı paylaşımlar, gençler tarafından sıkça eleştiriliyor. Hatta siber zorbalık ve linçlere varan yorumlarla hedef alınıyor.” diye konuştu.
Yaşlılar Sosyal Medyada “Dijital Dışlanmaya” Maruz Kalıyor
Ünlü, yaşlılara çoğunlukla aile ve yakınlarınca yöneltilen acımasız eleştirilerin, bu kişilerin sosyal medya kullanım düzeylerini şekillendirdiğine değinerek, şöyle devam etti:
“Dijital platformlara entegrasyon becerisi olan kullanıcılar da farklı şeylerle karşılaşabiliyor. Yaptıkları bir yazım yanlışı, kullanım hataları, yanlış beğeniler, yanlış paylaşımlar acımasızca eleştirilebiliyor. Bu konuyla ilgili yaptığımız araştırmada bir katılımcı ‘Kendi arkadaşlarıma, çevremdekilere yorum yazıyordum ancak kızım yorumlarımı çok eleştirmeye başladı. Paylaşımlarımda yazım hatası yapıyormuşum. Ben de gelen eleştirilere dayanamadım ve yorum yazmayı, paylaşım yapmayı bıraktım’ demişti. Bu bile kullanımı kısıtlama davranışının göstergesidir. Literatürde buna dijital dışlama, yani platform kullanıcısı yaşlıları dışarda tutma deniyor.”
Sosyal medyada anonim hesaplar üzerinden acımasız eleştiri ve lakap takmaların oldukça yaygın olduğunu hatırlatan Ünlü, şu ifadeleri kullandı:
“Sosyal medyadaki kullanıcı anonimliği, sorunlu bir belirleyiciliğe sahip. İnsanlar, gerçek hayatta yapamayacaklarını sanal ortamda anonim şekilde yapabiliyor. Birini eleştirmekte özgür, kırmaktan çekinmeyen bir haldeyiz. Sosyal medyada daha agresif, daha kırıcı içerikler paylaşabiliyor, yazabiliyoruz. Yaşlıları hedef alan bu tarz içerikler bir yönüyle ‘mizahi’ kabul ediliyor. Bu paylaşımların etkileşim oranları da belirli ölçüde yüksek. Bu etkileşim rakamları, gençler arasında teşvik edici oluyor.”
Dijital platformlar yaşlılara kendi kendine yetebilme hissi veriyor
Derya Gül Ünlü, yaşlıların, kendilerine yöneltilen eleştiriler nedeniyle X, Instagram ya da Telegram gibi daha büyük platformlar yerine, arkadaşlık ağının mikro düzeyde tutulabildiği Facebook ve WhatsApp gibi uygulamaları tercih ettiğini aktararak, şu değerlendirmede bulundu:
“Yaşlılar, genç kuşaklar tarafından sıkça dijital dışlanmaya uğradıkları için daha çok kendi aralarında etkileşim kurma eğilimi gösteriyor. Mesela yaşlı kullanıcıların en fazla kullandığı platform Facebook ve genç kullanıcılar burayı pek kullanmıyor. Esasında bu tercih bile kendi aralarında, çevrelerinde iletişim kurmayı tercih ettiklerini gösteriyor.”
Kovid-19 salgınıyla yaşlılar arasında sosyal medya ve dijital platform kullanımının arttığını ifade eden Ünlü, belli yaş üstü kişilerin özellikle karantina ve kapanma dönemlerinde sosyal medya üzerinden yakınlarıyla sosyalleşmeye başladığını, dijital platformlar üzerinden de günlük işlerini yapabildiğini anımsattı.
Pandemi döneminde yaptıkları araştırmaya göre dijital platformların, yaşlı bireylere “kendi kendine yetebilme” hissi verdiğine değinen Ünlü, şunları dile getirdi:
“Kendi nabzını ölçebilmek, doktorundan randevu alabilmek, market alışverişini yapabilmek, banka işlerini halledebilmek gibi günlük temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek, bir yaşlı için oldukça önemli. Yaşlı sosyal medya kullanıcıları nezdinde ‘Ben kendime yetebiliyorum’ hissini de beraberinde getiriyor. Birçok yaşlı kullanıcı bu durumun kendilerini iyi hissetmelerinde etkili olduğunu da ifade ediyor, hayata aktif katılım sağlayabildiklerinden bahsediyor. Yaşlılar, ‘Ben de bir bireyim ve hayatın içindeyim. Çevrim içi ortam ile hayatın parçası olabiliyorum’ diyor.”
Ünlü, ağır eleştirilerin yaşlılarda bir süre sonra çeşitli psikolojik rahatsızlıklara neden olabileceğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Siber zorbalığa bağlı olarak yaşlılarda öz saygı yitimi, çekimserlik, depresif bozukluklar gelişebiliyor. Bu kişilerde olumsuz adlandırmalar, alaycı yorumlar, en çok kendi çevrelerinden aldıkları eleştiriler ve riske çok açık olmaları nedeniyle çekimser kullanım, yetersizlik hissine yol açıyor. Gençler arasındaki zehirli iletişim davranışları ve akran zorbalığı denetim altına alındığı, tartışıldığı gibi yaşlı kullanıcılara da benzer ehemmiyetle yaklaşılması gerekiyor.”