İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümünden 2000 yılında mezun olan 45 yaşındaki Boybeyi, okullarda ve hastanelerde bireysel psikologluk yapmaya başladı.
Kliniğini 2008’de açan, bazı gazetelerdeki köşe yazılarının yanı sıra bir kitap kaleme alan Boybeyi, 2020’den itibaren karavan hayatını tercih etti.
İstanbul’un kalabalığı ve yoğunluğundan sıkılan Boybeyi, babasının Burhaniye ilçesi kırsal Çoruk Mahallesi’nde hobi amaçlı kurduğu 16 dönüm alandaki çiftliği işletmeye çevirdi ve 1,5 yıl önce buraya yerleşti.
Arkadaşından ilham alan ve onu yalnız bırakmayan spor okulu mezunu Elif Bahar Bekiroğlu (35) da eşi ve çocuğuyla 8 ay önce Boybeyi’nin yanına geldi.
Çiftlikte 90 büyükbaş hayvanı bulunan iki arkadaş, hayvanların beslenmesinden çiftliğin temizliğine birçok işle ilgileniyor, sağdıkları sütü ilçe merkezine götürüp megafonla sokaklarda anonslar yaparak satıyor.
Prenses Gibi Yaşardım
Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Laborant ve Veteriner Sağlık ön lisans programında eğitimine devam eden Şeyda Nur Boybeyi, AA muhabirine, kendisine göre Burhaniye’nin Türkiye’nin en güzel yeri olduğunu söyledi.
Çiftlik hayatından çok memnun olduğunu belirten Boybeyi, “Çok doğal, üretken bir hayatımız oldu. Şu anda kendi potansiyelimi daha çok ortaya çıkarttığım bir hayatın içindeyim. İstanbul’da çok kaosun içinde yaşıyormuşum. Mesleki olarak çok güzel şeyler yaptım, çok fazla insana ulaştım. Bununla ilgili de çok mutluyum ama hayatımın o dönemi bitti ve kendimi yeniden doğmuş hissediyorum.” dedi.
Boybeyi, İstanbul’dayken yardımcısıyla yaşadığını, evinde günlük işleri kendisinin yapmadığını dile getirdi.
Hayatında çok farklı bir pencere açtığını vurgulayan Boybeyi, şöyle konuştu:
“Daha prenses gibi yaşardım, karavan hayatıyla minimalize olmayı öğrendim ve buraya geldikten sonra da insanın üretken olmasının önemini öğrendim. Bu insana büyük bir yaratıcılık katıyor, iç potansiyelini daha fazla görmesini sağlıyor. Yoğurdumu, turşumu, peynirimi her şeyimi kendim yapıyorum; bu çok büyük bir keyif. Burada uyandığım her sabah şükrediyorum, buradaki hayvanlar, toprak ve havası da şükür sebebim. İstanbul’un çok kaotik bir enerjisi var, burası daha izole bir bölge, onun için burada uyanmak bana daha sağlıklı hissettiriyor.”
Uyandığımda Korna Sesi Duyardım
Elif Bahar Bekiroğlu da İstanbul’da spor salonu işletmeciliği yaptığını aktardı.
Hem büyük şehir yoğunluğu hem de deprem riski nedeniyle arkadaşının yanına gelmeye karar verdiğini, işin çoğunlukla süt satışı bölümüyle ilgilendiğini ifade eden Bekiroğlu, yeni yaşantısında çok mutluğu olduğunu anlattı.
Haftada 300-350 litre süt sattıklarını söyleyen Bekiroğlu, şunları kaydetti:
“Sabah mutlu kalkıyorum çünkü İstanbul’da metroya bindiğinizde kimse nötr değil herkes ekstra öfkeli, sinirli ve mutsuz. Burada kalktığımda kuş sesi duyabiliyorum, orada uyandığımda genelde korna sesi duyuyordum. Oranın kaosunun beni çok yorduğunu düşünüyorum. Bir de çocuğun gelişimi için metropolü çok doğru bulmuyorum. Çocuğumun burada daha özgür olacağını düşünüyorum. Haftada 3 gün süt satışına çıkıyoruz, sokaklarda bağıra çağıra sütümüzü satıyoruz. Zaten bir süre sonra müşteri kitlemiz de oluştu, artık telefonla arayıp sipariş veriyorlar.”