Türkiye’nin 2024 yılı yağış değerleri hakkında AA’ya bilgi veren Toros, kuraklık kavramının değişkenlik arz ettiğini, bir bölgede olması gereken yağışın görülmemesi ve barajlarda yeterince su olmaması durumunda hidrolojik kuraklıktan bahsedilebileceğini kaydetti.
Ülkede 2020-2022 yılları arasında son 20 yılın verilerine göre normalin altında bir yağış görüldüğüne dikkati çeken Toros, “Türkiye geneli yıllık yağış ortalaması 573,4 milimetre (mm). Bu değer, 2022’de 503,8 mm, 2021’de 524,8 mm ve 2020’de 500.1 mm olarak gerçekleşmiştir. Yağış miktarının, 2020’den sonra 574 milimetrenin çok altında olduğunu görüyoruz.” dedi.
İstanbul’da 16 milyon insanın yaşadığını ve ortalama 3 milyon metreküp su kullanıldığını vurgulayan Toros, şu değerlendirmeyi yaptı:
“İstanbul’da 2022 Kasım ayında barajlardaki doluluk oranı yüzde 16 civarındaydı. Bu, son 10 yılın en düşük seviyesiydi. İşte bu nedenle İstanbul’da bir kuraklıktan bahsedebiliriz. Bu da 2020-2022 yılları arasında yeterince yağış alamamamızdan kaynaklanıyor. Son 2-3 yılda Anadolu’da bir kuraklık yaşandı ve İstanbul’da barajlardaki su seviyesi çok düştü. 2023 sonbahar yağışlarının normalin üzerinde gerçekleşmesi kuraklığa can suyu oldu. Bu sonbahar yağışları sayesinde İstanbul barajlarında 2023 yılında ölçülen yağış miktarı 852 mm ile son 10 yılın üçüncü büyük değerine ulaştı.
Türkiye geneli sonbahar yağış normali (1991-2020) 132,7 mm, 2022 sonbahar mevsimi yağışı 96,3 mm, 2023 yılı sonbahar mevsimi yağışı ise 162,6 mm olarak gerçekleşti. Ülke genelinde sonbahar yağışları normaline göre, yüzde 23, geçen yıl sonbahar mevsimine göre yüzde 69 artma gösterdi. Tüm bölgelerde yağışlarda normaline ve geçen yıl yağışlarına göre artma kaydedildi ve en fazla artış yüzde 41 ile Doğu Anadolu Bölgesi’nde gerçekleşti.”
Yağıştaki projeksiyona göre tablonun olumlu olduğunu, Türkiye’de 2020’den bu yana yaşanan kuraklığın ardından 2024’ün yağışlı başladığını ve İstanbul’da barajların doluluk oranının şu an itibarıyla yüzde 52 seviyesine ulaştığını belirten Toros, “Bu, son 12 ayın en yüksek seviyesi. Başta İstanbul olmak üzere ülke genelinde yağışlı bir yıl bekleniyor.” ifadesini kullandı.
Son yıllarda aşırı sıcak, aşırı soğuk ve aşırı yağış gibi ekstrem olayların yaşandığını hatırlatan Toros, “170 yıldır artan fosil yakıt kullanımı, atmosferdeki sera gazlarını artırıyor. Sera gazları güneşten gelen ve giden enerji dengesini bozuyor. Yeryüzü daha fazla ısınıyor. Isınma küresel iklim değişikliğine, buzulların erimesine, okyanusların ısınmasına, su seviyesinin yükselmesine, fırtınalara, orman yangınlarına ve kuraklığa neden oluyor. Dünyadaki sıcaklık şu anda 1900’lü yıllara göre bir derece arttı. Tahminlere göre, artmaya da devam edecek. Bir ayda yağması gereken yağışın birkaç saat içinde yağdığını görüyoruz. Üstelik bu bir anda yağan yağışlar yer altı sularını da beslemiyor. ” değerlendirmesinde bulundu.
Tedbir Alınmazsa Kuraklık Kaçınılmaz
Hüseyin Toros, Türkiye’nin su zengini bir ülke olmadığını ve kuraklığa karşı önlem alınması gerektiğinin de altını çizerek, sözlerini şöyle noktaladı:
“Ülke olarak, ‘Suyu daha verimli nasıl kullanabiliriz?’ sorusuna cevap aramamız gerekiyor. Bunun için akıllı tarıma geçilmesi ve su havzalarındaki suyun geleceğine yönelik planlamalar yapılması lazım. Uzun vadeli çözümler üretmeliyiz. En önemlisi suyu tasarruflu kullanmalıyız. Yağmur hasadı, 3 yıllık su bütçesi yönetimi, uygun bitki örtüsü seçilerek çölleşmeyi önleyebiliriz. Suya bakış açımızı değiştirebilirsek suyun her damlasının değerli olduğunu kabul ederiz ve gelecekteki olası kuraklık için şimdiden önlem almış oluruz. Gerek Anadolu’da gerekse İstanbul’da her zaman kuraklık riski olabileceğini bilerek hareket etmeliyiz. Gelecek için bugünden tedbir almazsak bir kuraklık ile karşı karşıya kalabiliriz. O yüzden çözüm bizde.”