Hattat Hasan Çelebi, hayır ve dualarla yad edildi haberi

Yayın: 17:40 - 25.02.2025
Güncelleme: 17:40 - 25.02.2025

Dünyanın farklı coğrafyalarında 100'e yakın icazetli talebesi bulunan hattat Hasan Çelebi, hayır ve dualarla yad edildi.

Büyük Çamlıca Camisi'nde ikindi namazını müteakip Çelebi için düzenlenen taziye programına, İstanbul'un yanı sıra şehir dışından ve yurt dışından çok sayıda kişi katıldı.


Kur'an-ı Kerim tilaveti ve duaların yanı sıra misafirlere yemek ikramı da yapılırken, Hasan Çelebi'nin oğlu Mustafa Çelebi taziyeleri kabul etti.

– “Hasan Hoca, bizim büyük bir kalemizdi”

Hasan Çelebi'nin talebelerinden Katar Mushafı'nı yazan Suriyeli hattat Ubeyde el-Banki, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çelebi ile ilk olarak 1997'de İstanbul'da hat meşki vesilesiyle tanıştıklarını söyledi.

Çelebi'ye 1999'a kadar talebelik yaptığını ve aynı yıl icazet aldığını anlatan Banki, “Hasan Hoca, Allah rahmet eylesin. Bizim büyük bir kalemimizdi, Hamit Aytaç'ın devamıydı bizim için. Büyük bir kaybımız oldu. Nasıl bir kale yıkılırsa bizim için de öyle bir şey oldu ama yolumuza devam edeceğiz.” dedi.

Banki, tevazuyu ve ahlakı Hasan Çelebi'den öğrendiklerini belirterek, şunları aktardı:

“Bize çok şeyler öğretti. Sadece hat değil, edebi yönden, ahlak ve terbiye yönünden ondan çok şeyler öğrendik. Hat sanatında da çok sırlar verdi bize. 'Hattatın sırrı yazarın içindedir, yazdığı zaman o sırlar ortaya çıkar.' derler. Biz de onun sırlarını muhafaza etmeye çalışıyoruz. Bu yolda devam ediyoruz. Her zaman öğrencilerine yumuşak davranırdı. Biz de ondan aldığımız bütün bu dersleri, inşallah öğrencilerimize naklederiz.”

– “Bir baba gibi bakardı, çok mütevazı birisiydi”

İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezinin (IRCICA) hat sanatı bölümü sorumlusu Said Kasımoğlu, 2000'de IRCICA'da çalışmaya başladığında Hasan Çelebi hocanın merkezin hat yarışmalarının jüri başkanı olduğunu, 1986'dan beri devam eden yarışmaların en az onunun jürisinde yer aldığını kaydetti.

Çelebi ile beraber yurt dışı seyahatleri de yaptıklarını, Tunus'taki hat günleri etkinliklerine beraber gittiklerini söyleyen Kasımoğlu, “Hocanın yanına oturduğumuz, beraber yürüdüğümüz zaman ben çok büyük bir rahatlık hissederdim. Bana bir baba gibi bakardı. Ben onun oğlu yaşındayım ama ayrı bir saygı gösterirdi. Çok mütevazı birisiydi. Komşuluğumuz da oldu. Her zaman evlerine giderdim, aile bağımız da vardı. Hoca her şeyde üstündü.” görüşünü paylaştı.

– “Herkes ona gelince hal diliyle ya da kal diliyle ders alıyordu”

Süleyman Demirel Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Bilen, Hasan Çelebi ile ilk defa 1992'de Erzurum'da öğretmenlik yaparken tanıştığını ifade etti.

Çelebi'nin hat yazısını değerlendirdiği bir hatırasını aktaran Bilen, “İlk böyle tanıştık. Ondan sonraki süreçte de çok görüştük. Ben teberrüken ders de aldım. Aynı zamanda icazetnamemi imzalayan hocalardan birisidir. İlerleyen yıllarda hocamdan divani yazı çeşidi dersine başladım.” dedi.

Prof. Dr. Bilen, Hasan Çelebi'nin hayata bakışı ve duruşundan bahsederek, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bütün yeni nesle, gençlere de onu modellemeleri gerektiğini söylüyorum. Hocadan hakikaten ben de çok istifade etmişimdir. Mustafa Halim Özyazıcı hakkındaki yüksek lisans tezimi çalıştığım zamanlarda hocayla çok mülakatlar yaptım. O zamanlarda hoca 'dünyayı kazanmak isteyen hattı çalışsın, ahiretini kazanmak isteyen yine hattı öğrensin.' diyordu. Allah razı olsun. Hocadan herkes doğrudan ders almasa da başka hocalardan ders alan hocalar da gençler de Hasan Hocadan istifade etmişlerdir. Hasan Hoca her yönden gönlü geniş bir insandı, herkesi kucaklıyordu. Herkes ama herkes ondan, hal diliyle ya da kal diliyle bir ders alıyordu.”

– “Hasan Çelebi'ye gelenekli sanatların reisi de diyebiliriz”

Hasan Çelebi'nin talebelerinden Şerafettin Turan ise güzel sanatlar tezhip bölümü mezunu olduğunu, Hasan Çelebi ile 2000-2001 yıllarında birebir ders almak için atölyesine giderek tanıştığını belirtti.

Hat sanatındaki ustalığı nedeniyle Hasan Çelebi'nin tüm dünyada “Reis-ül Hattatin” (Hattatların Reisi) olarak kabul edildiğine işaret eden Turan, “Hasan Çelebi bize 'hat bir çizgidir' derdi. Yani insanın da bir çizgisi olması lazım. Ama o çizgiyi düz çizebilmek için de insanın sebat etmesi, sabırlı olması lazım. Estetik duygusunun olması, tarihi bilmesi lazım. Sadece Hattatların Reisi değil, Hasan Çelebi'ye gelenekli sanatların reisi de diyebiliriz.” şeklinde konuştu.

Turan, Çelebi'nin sanatı, kendinden sonraki binlerce öğrenciye yaşantısıyla, oturuşuyla, hayatıyla gösterebilen birisi olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hat anlamında Hasan Çelebi biliyorum ki dünyanın dört bir yanında çok önemli hattatlar yetiştirdi. Şu an Türkiye'de İstanbul'da, Erzurum'da pek çok kişi var. Bugün sabah cenazeyi aldığımızda, Sivas'tan, Isparta'dan gelen bir sürü talebeleri vardı. İhlasıyla, hatta vermiş olduğu değerle, yaşantısıyla bize örnek oldu. Bundan sonra da onun yetiştirdiği talebeler üzerinden yine bu sanatımız ilelebet devam eder diye düşünüyorum.”

Exit mobile version