SON DAKİKA

SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

HaberX

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:
Anasayfa » Yerel » İstanbul Kapalı Dikey Tarım Uygulama Merkezi’nde 2 yılda 6 tonu aşkın eser üretildi

İstanbul Kapalı Dikey Tarım Uygulama Merkezi’nde 2 yılda 6 tonu aşkın eser üretildi

Yayınlanma:
İstanbul Kapalı Dikey Tarım Uygulama Merkezi’nde 2 yılda 6 tonu aşkın eser üretildi

İSTANBUL (AA) – BİRİZ ÖZBAKIR – İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürü Suat Parıldar, İstanbul Kapalı Dikey Tarım Uygulama Merkezi'nde 2 yılda 6 tondan fazla ürünün tüketiciyle buluşturulduğunu, yapmış oldukları denemeler sonrası hazırladıkları veri setine yatırımcıların ücretsiz ulaşabileceğini bildirdi.

İstanbul Kapalı Dikey Tarım Uygulama Merkezi, şehrin içinde üretim ve tüketim merkezlerinin yakınlaştırılıp lojistik maliyetlerinin düşürülmesi, ürün zayiatının azaltılması ve kentte yaşayanların taze ve ucuz sebzeye erişiminin sağlanması amacıyla Kağıthane Belediyesi Yeni Kültür Merkezi Kompleksi'nde 8 Aralık 2022'de açıldı.

Açılıştan bugüne kadar gerçekleştirilen çalışmalar hakkında AA muhabirinin sorularını yanıtlayan İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürü Suat Parıldar, kamu, yerel yönetim ve özel sektör işbirliğinde kurulan ve eksi 30 metrede bulunan merkezin, dünyanın en derin ikinci tarımsal üretim merkezi olduğunu söyledi.

Ürünleri yetiştirirken kullandıkları sistemden bahseden Parıldar, “Güneş enerjisi burada yok, gün ışığı yok ama bitkinin ihtiyacı olan gün ışığını biz aydınlatma unsurlarıyla sağlıyoruz. Yine burada toprak kullanmıyoruz ama bitkinin tutunacağı ortamı hazırlıyoruz. Bitkinin tutunacağı ortamla beraber de ihtiyacı olan bitki besin elementlerini sulama suyuyla bitkiye vererek bitkinin ihtiyacı olan besleme elementlerini de sağlamış oluyoruz.” diye konuştu.

– “Yılın 365 gününde üretim yapabiliyorsunuz”

Ürünlerin kapalı ortamda yetiştirilmesi sayesinde hem bitki hastalıklarıyla hem zararlarıyla ilgili konuları kontrol edebildiklerini, dolayısıyla merkezde pestisit kullanmadan sebze ve meyve yetiştirilebildiğini belirten Parıldar, şöyle devam etti:

“Merkezde yüzde 99'un üzerinde su tasarrufu sağlıyoruz. Bu en önemli unsur çünkü biz bakanlık olarak suyu merkeze alarak üretim planlamasını şekillendiriyoruz. İkincisi, tabii coğrafi iklim şartlarından da etkilenmiyor. Rüzgar, fırtına, yağış, sel, aşırı sıcaklar, aşırı soğuklar gibi unsurları da siz bu merkezde tamamen kontrolünüz altına alıyorsunuz. En büyük özelliklerinden birisi yılın tamamında, 365 gün üretim yapabileceğiniz, yılın tamamını kullanabileceğiniz bir döngüye sahipsiniz. Diğer bir unsur, bu tür atıl alanları da kullanabiliyorsunuz. Bu atıl alanları üretime kazandırarak eksi 30 metrede, eksi 8'inci katta, bu tür alanda, bu tür üretimi yapabiliyorsunuz. Diğer artısı, daha büyük açık alanlardan elde edebileceğiniz ürünlerin 40 ila 100 katı ürün elde edebiliyorsunuz.”

Tüm bu unsurlar sayesinde karbon ve su ayak izini azalttıklarını, aynı zamanda daha fazla ürünü daha hızlı, daha taze ve tüketicinin talebi doğrultusunda üretebildiklerini aktaran Parıldar, merkezde iyi tarım uygulamaları, sertifikalı üretim yapıldığı bilgisini paylaştı.

– “Asıl amacımız, bu teknolojiyi kullanarak bilgi, veri seti oluşturmak”

Merkezin toplamda 700 metrekare alana kurulduğunu, bu alanda ofisler, fide hazırlama merkezi ve yaklaşık 15 ile 20 dekara karşılık gelen 275 metrekare büyüklüğünde 3 ünite üretim alanı bulunduğundan bahseden Parıldar, “Burada asıl amacımız, İstanbul'a üretim sağlayarak sebze, yeşillik anlamında ihtiyacını maksimum sağlamak değil, bizim buradaki asıl amacımız, bu teknolojiyi kullanarak öncelikle bilgi, veri seti oluşturmak. Hangi ürünü, hangi şartlarda denedik, karşılığında risklerimiz, tehditlerimiz, avantajlarımız nelerdi, bunları ortaya koymak.” ifadelerini kullandı.

Parıldar, merkezde gerçekleştirdikleri üretim sürecinin aşamalarını şöyle özetledi:

“Bitkinin tutunma ortamını sağlıyoruz. Tutunma ortamını sağladıktan sonra iç kısımda bulunan sulama suyuyla beraber bitki besin elementlerini de bitkinin ihtiyacı olan bitki besin elementlerini de otomasyon sistemiyle sağlıyoruz. Hangi ürünü üreteceksek, fesleğeni üreteceksek, fesleğenin ne kadar bitki besin elementine ihtiyacı var, onu otomasyon sistemiyle, bilgisayar sistemiyle ayarlayarak sulama suyuyla sağlamış oluyoruz. Bitki bu sulama suyundan, bitki besin elementlerinden faydalandıktan sonra kalan suyu tekrar depomuza alıyoruz, filtre ediyoruz. Tekrar üreteceğimiz ürün hangi ürünse o ürünün isteğine göre bitki besin elementi yönünden zenginleştirerek tekrar sunum yapıyoruz. Dolayısıyla burada bütün veri tabanlarını, veri sistemlerini, veri bilgilerini toparlamış oluyoruz.”

– Yeni yatırımcı, veri setlerinden ücretsiz faydalanabiliyor

Ürünlerin yaklaşık 15 ila 30 gün arasında fide süreci olduğunu, fide haline geldikten sonra bu ürünlerin üretim alanına alındığını aktaran Parıldar, bu alanda yaklaşık 20-30 gün içinde hasat edilebilecek olgunluğa geldikten sonra tüketiciye sunulduğunu anlattı.

Dikey tarımın geleneksel tarım yöntemleriyle geliştirilen ürünlere kıyasla daha zengin içeriğe sahip olabildiğine işaret eden Parıldar, “(Araştırmalarımız neticesinde çıkan) ürünleri heba etmek, atmak yerine tabii ki tüketiciye sunmak durumundayız. 88 çeşitte deneme yaptık, 2 yıl içinde 6 tonun üzerinde ürün sağladık. Yapmış olduğumuz denemelerin veri setini hazırladık ve bir yatırımcı geldiği zaman bunlara maliyetsiz şekilde erişebilme imkanını ortaya koyuyoruz.”

Parıldar, artık ürünleri talep eden bir market ve tüketici grubunun da oluştuğunu ve bu pazar grubuna, ürettikleri ürünleri ücreti karşılığında vererek yeni yapacakları çalışmalar için kaynak sağladıklarını dile getirdi.

Tarımın milli güvenlik unsuru olduğu tespitinde bulunan Parıldar, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Bundan sonra biraz daha farklı çalışmalar da yapacağız. Belki ilaç sanayisinin ihtiyacı olan bitkilerin çalışmalarını da yine bu tesisimizde bakanlığımızla birlikte bakanlığımızdan izin alarak, sürdürerek yine bir veri setini de yatırımcıya, bakanlığımıza ve bu işle ilgilenen herkese sunacağız. Bakın 2 yıl içerisinde Kapalı Dikey Tarım Uygulama Merkezi'mizi yaklaşık 10 bin kişinin üzerinde ziyaretçiyle buluşturmuşuz. Bunun içerisinde bitki nedir, nasıl yetiştirilir diye eğitim alan, merak eden çocuklarımızdan tutun, lisede öğrencilerimize, gençlerimize, üniversitede tarımla ilgili çalışan, okuyan genç nesillerimize, araştırma yapan, geliştirme yapan uzman arkadaşlarımıza ki şu anda bu işletmede iki doktora bir de yüksek lisans çalışması yapılmakta, onlara bir ortam sağlıyoruz.”

İlgili Haberler