SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

HaberX

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:
Anasayfa » Yerel » İstanbul Sanayi Odasının mart ayı meclis toplantısı yapıldı haberi

İstanbul Sanayi Odasının mart ayı meclis toplantısı yapıldı haberi

- İSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İrfan Özhamaratlı: - "Yaşanan son gelişmeler çerçevesinde özellikle ABD'nin ithalat vergilerine ilişkin adımlarının ve bunların ülkemize getireceği risk ve fırsatların yakından izlenmesi ve değerlendirilmesi gerektiği kanısındayız"

Yayınlanma:
İstanbul Sanayi Odasının mart ayı meclis toplantısı yapıldı haberi

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İrfan Özhamaratlı, “Yaşanan son gelişmeler çerçevesinde özellikle ABD'nin ithalat vergilerine ilişkin adımlarının ve bunların ülkemize getireceği risk ve fırsatların yakından izlenmesi ve değerlendirilmesi gerektiği kanısındayız.” ifadesini kullandı.

İSO'dan yapılan açıklamaya göre, Oda Meclisi mart ayı olağan toplantısı, “Ekonomik Büyüme ve İhracat Verileri Çerçevesinde Sanayimizin Rekabet Gücüne İlişkin Değerlendirmeler” ana gündemiyle Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu'nda gerçekleştirildi.

Özhamaratlı, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, küresel dengelerdeki değişimin sıklığının neredeyse saatlere kadar indiğini, böylesi karmaşık bir ortamda Türk sanayisi için hangi risk ve fırsatların ortaya çıkacağının giderek daha acil bir soru haline geldiğini belirtti.

“Yaşanan son gelişmeler çerçevesinde özellikle ABD'nin ithalat vergilerine ilişkin adımlarının ve bunların ülkemize getireceği risk ve fırsatların yakından izlenmesi gerektiği kanısındayız.” ifadesini kullanan Özhamaratlı, şu değerlendirmede bulundu:

“Risklere örnek vermek gerekirse, yükselen vergiler nedeniyle ABD pazarına giremeyen Çin ürünleri, muhtemelen güçlü olduğumuz ihracat pazarlarına daha düşük fiyatlardan satılmaya çalışılacak. Biz de Çin'den ithalatı pandemi sonrasında 20 milyar dolardan 40-45 milyar dolara yükselen bir ülke olarak kırılgan bir konumdayız. Dolayısıyla bizim de bu risk karşısında ne tür adımlar atabileceğimizi etraflıca düşünmemiz gerektiği çok açık. Diğer taraftan, bizlerin sanayiciler olarak doğal refleksimiz, koşullar ne olursa olsun, güçlü yanlarımıza ve fırsatlara odaklanmaktır. Örneğin ABD'nin AB'ye uygulayacağı olası ilave vergilerden ülkemizin muaf olmasının, gelecek için ne tür fırsatlar yaratabileceği üzerine hep birlikte akıl yürütmemiz gerekiyor. Ayrıca ABD'nin vergi uyguladığı ülkelerin ABD'deki pazarından Türkiye'nin pay alma imkanı da sektör ve ürün bazlı olarak dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir diye düşünüyoruz.”

– Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığına rapor sunuldu

Özhamaratlı, yakın gelecekte ülke ihracatını ve rekabet gücünü doğrudan etkileyecek unsurlar içinde yer alan küresel talep koşulları, enerji fiyatları, yeni gümrük vergileri gibi birçok parametrenin Türkiye'nin kontrolünün dışında olduğuna işaret ederek, “Biz öncelikle kendi yapabileceklerimize odaklanmalıyız. Görüyoruz ki üretimde katma değer, inovasyon, tasarım ve markalaşma gibi rekabet unsurlarına gereken önemi vermediğimiz zaman sadece dış pazarlarda zorlanmakla kalmıyoruz. İç pazarda da Çin'in, Doğu Asya'nın, Doğu Avrupa'nın giderek artan rekabet baskısıyla karşılaşıyoruz. Önümüzdeki dönemde istesek de istemesek de sanayi üretiminde yapısal dönüşümü konuşmak ve buraya gereken kaynağı ayırmak için çabalamak zorundayız.” ifadesini kullandı.

Geçen hafta Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığına rapor sunduklarını belirten Özhamaratlı, rapordaki önerilerini şöyle sıraladı:

“Reeskont kredilerindeki günlük limit artışlarını çok kıymetli buluyoruz. İhracatçılarımız için hayati önemi olan bu kredilerde halen bankalarla yaşanan limit ve teminat sorunları devam ediyor. Reeskont kredilerinin doğrudan Eximbank üzerinden kullandırılması ve teminat mektubu dışında 'İhracatı Geliştirme Fonu' modelinin daha da güçlendirilmesini gerektiğini düşünüyoruz.

Merkez Bankamızın yabancı para cinsi reeskont kredisi kanalını yeniden açmış olması da bir diğer olumlu gelişme. Ancak burada da İGE kefaleti şartı, firma başına 1,5 milyon dolar limit ve yüzde 2'lik döviz dönüşüm desteğinden yararlanan firmaların kapsam dışı kalması gibi unsurların gözden geçirilmesini bekliyoruz. Ek olarak, reeskont kredilerinde döviz alımıyla ilgili kısıtların kaldırılması ve halen yüzde 25 olan döviz bozdurma zorunluluğunun da fazla gecikmeden hayatımızdan çıkarılması gerekiyor.”

– “Teknoloji ve katma değer odaklı bir dönüşüm geçirilmeli”

Özhamaratlı, Türkiye'nin dış ticaret açığı verdiği ülkelere bakıldığında, ilk 10 ülkenin, dörtte üçlük pay aldığının görüldüğünü ifade ederek, bu pazarlara üretim yapan sektörlerin mutlaka teknoloji ve katma değer odaklı bir dönüşüm geçirmesi gerektiğini vurguladı.

Türkiye'nin büyümede ihracatın rolünü 1980'lerden bu yana artırmayı hedeflediğini ve önemli mesafe katettiğini belirten Özhamaratlı, şunları kaydetti:

“Özellikle 2000'den 2008 küresel krizine kadarki süreçte, küresel imalat sanayi ihracatındaki payımızın binde 5'ten yüzde 1'e sıçradığını görüyoruz. 2021 ile birlikte küresel tedarik zincirlerinde ortaya çıkan koşulları iyi değerlendirerek ihracatımızı daha yüksek bir patikaya taşımayı başardık. Ana pazarımız Avrupa'nın yaşadığı tıkanmalara rağmen ihracat artışımızı kademeli bir tempoda sürdürerek 250 milyar dolar eşiğine ulaştırdık. Ancak madalyonun bir de öteki yüzü var. Tüm bu ilerlemelere rağmen maalesef imalat sektörümüzün önemli bir kısmının halen net ithalatçılık zincirini kıramadığını görüyoruz. Son 10 yıllık dönemin toplamını alırsak, imalat sektöründe toplam 230 milyar dolara yakın bir dış ticaret açığı verdik. Diğer yandan, son 10 yılda sadece düşük teknolojili ürünlerde ticaret fazlası sağlayabilmiş, diğer tüm teknoloji gruplarında yüklü açıklar vermiş durumdayız. Yüksek teknolojili ihracatta, özellikle savunma sanayi sayesinde son 3 yıldır umut verici bir ivme yakalasak da bunun toplam ihracat içindeki payı yüzde 4 bandını aşamadı.”

İlgili Haberler