TCMB Başkan Yardımcıları Karahan ve Akçay, soruları yanıtladı haberi

Yayın: 12:20 - 07.02.2025
Güncelleme: 12:20 - 07.02.2025

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkan Yardımcısı Hatice Karahan, ihracat bedellerinin yüzde 30'unun bozdurulması zorunluluğuna ilişkin, “Önümüzdeki dönemde yeniden gözden geçirebiliriz ama arz-talep dengesini izlememiz gerecek.” dedi.

Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın, yılın 1. Enflasyon Raporu'nun tanıtımı amacıyla ilk kez İstanbul Finans Merkezi'ndeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yerleşkesi'nde düzenlediği bilgilendirme toplantısında bazı sorulara Başkan Yardımcıları Hatice Karahan ve Osman Cevdet Akçay yanıt verdi.

Başkan Yardımcısı Hatice Karahan, “166 milyar dolar rezervler var. 65 milyar dolar da net rezervler var. Burada bir hedef var mı çünkü sonuçta rezerv tutmak da bir maliyet?” sorusu üzerine şunları dile getirdi:

“Başkan Bey'in dediği gibi ve her zaman dediğimiz gibi herhangi rezerv seviyesini hedeflemiyoruz. Geçtiğimiz mart ayıyla bu senenin ocak ayı sonundaki döneme baktığımızda SWAP hariç net rezervlerimizde 130 milyar dolarlık bir iyileşmeye şahit olduk. 'Bunun içeriğine bakarak potansiyel risklerin olup olmadığını daha iyi anlayabiliriz' kanaatindeyim. Bunun kompozisyonuna baktığımızda çok önemli bir bölümü, yaklaşık yüzde 85'i diyebiliriz rezervlerdeki iyileşmenin, yurt içi yerleşiklerin dövizi bozdurup TL'ye dönmeleri sonucunda bu rakamı elde ettik.”

Gelecek dönemde potansiyel riskler göz önüne alındığında buradaki önemli faktörün yurt içi yerleşiklerin davranışı olduğunu düşündüklerini belirten Hatice Karahan, sıkı para politikası sürdükçe TL'ye güvenin de yakın dönemdeki gibi ilerleyen dönemde de devam edeceği kanaatinde olduklarını, dolayısıyla olası sermaye çıkışlarına veya bunun rezervler üzerinde ekstra baskı yaratacağına dair endişelerinin şu anda söz konusu olmadığını söyledi.

Karahan, “İhracatçıların dövizlerinin yüzde 30'unu Merkez Bankasında bozdurma ihtiyacı devam eder mi? Burada yeni bir düzenleme olabilir mi?” sorusu üzerine, “Oran daha önce yüzde 40'tı. Bunu yüzde 30'a indirdik. Burada, döviz piyasasında arz-talep dengesinin sağlıklı olmasını, daha da sağlıklı bir hale kavuşmasını bekliyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde yeniden gözden geçirebiliriz ama arz-talep dengesini izlememiz gerecek.” yanıtını verdi.

– “Baskının birikmemesi için dezenflasyonun çabuk olması da o anlamda önemli”

Başkan Yardımcısı Osman Cevdet Akçay da bir birim kur şokuna enflasyonun verdiği tepkiye yönelik Merkez Bankasının tahmini hesabının olup olmadığına ilişkin soru üzerine şunları dile getirdi:

“Kur geçişkenliğinin yükseldiğini görmüştüm, düşüşe çok fazla başladığını sanmıyorum ama Türk lirasında reel değerlenmenin zaten asimetrik de olsa enflasyon üzerinde aşağıya baskıyı devreye soktuğunu zaten biliyoruz ama geçişkenlik hala yüksek. Bahsettiğiniz rakamların üzerinde. Dolayısıyla o TL'nin değer kaybetmesi durumunda bir risk olarak ortaya çıkabilir. O yüzden dezenflasyon programında biz TL'nin reel değerlenmesinin aslında belli bir süre elzem olduğunu da o yüzden aktarıyoruz. Tabii dezenflasyonun da çabuk olmasının da bu anlamda büyük faydası var çünkü baskının birikmemesi için dezenflasyonun çabuk olması da o anlamda önemli.”

Merkez Bankasına geçmeden önce enflasyonun yüzde 30-40 düzeyinde yapışkan olabileceğine yönelik açıklaması hatırlatılan Akçay, 2025 enflasyon tahmininin yüzde 21'den 24'e çıkarılmasının enflasyonda yapışkanlık beklenmediği şeklinde yorumlanıp yorumlanmayacağına ilişkin soru üzerine şu cevabı verdi:

“Şaka yollu, 'Etmez olaydım.' diyeyim çünkü yanlış anlaşıldı. Orada söylediğim şuydu: 'O levelin nerede olduğunu aslında bilmiyoruz. 30 da olabilirdi, 40 da olabilirdi ama bir yerlerde bu takılacak.' demiştim. Bununla ilgili çalışan arkadaşlara şunu söyleyeyim, geriye dönüp Türkiye verisine baktıklarında aslında birkaç tane yöntem var bununla ilgili. Hangisini kullanırlarsa kullansınlar, 3 ile 5 arasında step ya da rejim düzeyi bulabilirler. En son takıldığımız yeri kendileri de görebilirler. Bizim de var böyle hesaplamalarımız. Bu, son olduğumuz levelin kırılmakta olduğunu görüyoruz ama yeni levelin nerede ihdas olacağını ve onu kırmakta ne kadar zorlanacağımızı vesaire, biz de bilmiyoruz, kimse de bilmiyor.

Dolayısıyla burada bir hata şu: Biliyormuş gibi söyleyen çok insan var. '30'larda takılır, inmez.' Nereden biliyorsunuz? Yani neye istinaden bunu söylüyorsunuz? '30'a inmesi için maliyetin çok yüksek olması gerekiyor.' Nereden biliyorsunuz? Belki çok yüksek olacak maliyet. Belki hiç yüksek olması gerekmeyecek. Tamamıyla bizim duruşumuz. Bizim ne yaptığımız, eş güdüm, kararlılık, bunların hepsiyle çok ilintili şeyler bunlar. Bunları bilmeden '30'da takıldı, aşağısı zor.' Bunlar, aslında birazcık hurafe. 30 olabilir ama 20 de olabilir, 18 de olabilir. Bilmiyoruz. Nerede takılacağımızı bilmiyoruz. Dolayısıyla biliyormuş gibi konuşmanın ne bizim açımızdan ne de bize bir şey aktaranlar açısından doğru olduğu kanaatinde değilim.”

Exit mobile version