ATAHAN GEZER / MUHSİN ARSLAN – Türk Patent ve Marka Kurumunca (TÜRKPATENT) geçen ay coğrafi işaretle tescillenen Bilecik'e özgü bıldırcın kebabı, asırlardır damakları tatlandırıyor.
Bıldırcın kebabı, bölgedeki çiftliklerde yetiştirilen bıldırcın etinin Sakarya Vadisi'nin verimli topraklarında üretilen domates, soğan, patlıcan, patates ve biber gibi sebzelerle harmanlanmasıyla killi topraktan imal edilmiş güveçlerde pişiriliyor.
Odun fırınında ortalama 2,5 saatte pişirilen bıldırcın kebabı, asırlardır kentin en önemli damak tatları arasında yer alıyor.
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi (BŞEÜ), Bilecik Ticaret ve Sanayi Odası ile Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı yetkililerinin çabalarıyla TÜRKPATENT'ten 21 Ocak'ta “coğrafi işaret” almaya hak kazanan ürünün dünyaya tanıtımı için yol haritası hazırlandı.
BŞEÜ tarafından hazırlanan, yemeğin tarihçesi ve yapımı, bıldırcın yetiştiriciliği, çeşitli mutfaklarda bıldırcın etinin kullanımı, kebabın standartları ile yurt içi ve dışındaki gastronomi fuarlarında tanıtımına dair konuları içeren 32 sayfalık yol haritasıyla kente ait lezzetin dünya çapında bilinen bir tat olması amaçlanıyor.
BŞEÜ Meslek Yüksekokulu Gıda İşleme Bölümü Öğretim Görevlisi Mesut Kaplan, AA muhabirine, üniversite olarak yaklaşık 5 senedir Bilecik'e özgü ürünlerin tespitini yaptıklarını söyledi.
Şimdiye kadar 33 ürünün tescili için TÜRKPATENT'e başvuruda bulunduklarını anlatan Kaplan, “Bıldırcın kebabı da en son tescillenenlerden biri. Gastronomik bir değerimiz. Kebabın kökeni oldukça eski, Osmanlı ve Selçuklu'ya kadar gidiyor. Özellikle Yörük kültürü ve avcılık geleneğinden gelen bir yemek.” dedi.
Kaplan, avcılığın Yörük kültürünün bir parçası olduğuna değindi.
Yörüklerin avladıkları bıldırcınları doğadan topladıkları yabani soğan ve çeşitli bitkilerle pişirdiklerini dile getiren Kaplan, “Günümüzde bu kısmen revize oldu. Söğüt ilçesi, Osmanlı'nın kurulduğu yer olduğu için çıkış noktasının burası olduğunu söylemek mümkün. Bu ürün, daha sonra saray mutfağına da yansıdı. Özellikle Kanuni Sultan Süleyman zamanında bıldırcın kebabının, bizim yaptığımız şekilde sarayda pişirildiğini biliyoruz.” ifadesini kullandı.
Yemeğin içeriğinin fethedilen topraklardan gelen çeşitli malzemelerle zamanla zenginleştiğini ifade eden Kaplan, böylece ortaya farklı lezzetler çıktığını bildirdi.
– “Yurt dışındaki gastronomi fuarlarında bu ürünü sergilemek istiyoruz”
Kaplan, bıldırcın kebabının dünyaya tanıtımı için 32 sayfalık bir yol haritası hazırladıklarını, güzel sonuçlar elde edeceklerini umduklarını belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
“İçeriğinin standart haline getirilmesine dair çalışmalar var. Daha sonra bölgesel ve Türkiye genelinde yapacağımız çalışmaları faaliyetlerimize aldık. Yurt dışındaki gastronomi fuarlarında da bu ürünü sergilemek istiyoruz çünkü çok özel, lezzeti ve içeriği bakımından farklı bir ürün.”
Pazaryeri ilçesine bağlı Demirköy'de lokanta işleten 50 yaşındaki Mehmet Çoban da bıldırcın kebabını odun ateşinde, toprak güveçlerde pişirdiklerini söyledi.
Yemeğin yapımına ilişkin bilgi veren Çoban, “Önce patates ile kapya ve yeşil biber, domates, patlıcan ve soğan gibi sebzelerle yatağını hazırlıyoruz. Daha sonra üzerine haşladığımız bıldırcınları koyuyoruz. Ardından salça ve baharatlarımızı ekleyip fırına atıyoruz. Yaklaşık 2,5 saat sonra hazır oluyor.” diye konuştu.
Çoban, coğrafi işaret alınmasından sonra ürüne yönelik ilginin arttığını, özellikle sosyal medyada gören müşterilerin yemeği talep ettiğini sözlerine ekledi.