Tıp tarihçisi, hekim, ressam ve tezhip sanatçısı Ordinaryüs Prof. Dr. Süheyl Ünver, “Eyüpsultan'ın Ebedi Sakinleri” programında yad edildi.
Yeni Dünya Vakfının Eyüpsultan'daki genel merkezinde “Vefatının 39. Yıl Dönümünde Milli Sanatlarımızı İhya Eden Sanatkar Hoca Ahmed Süheyl Ünver” başlıklı anma programı düzenlendi.
Etkinliği yöneten gazeteci yazar Mehmet Nuri Yardım, Ünver'in hayatına ve çalışmalarına ilişkin bilgiler vererek, “'Süsleme sanatları benim neyime' diyebilirdi ama demedi. Baktı ki ihtiyaç var, İslami sanatlar unutuluyor, ihmal ediliyor hemen kolları sıvadı, atölye kurdu, talebe yetiştirdi. Bugün şükürler olsun bu sanatlar baş üstünde tutuluyor.” dedi.
Programa ev sahipliği yapan Yeni Dünya Vakfına teşekkür eden Yardım, “39. toplantımızı yapıyoruz. Süheyl Hoca'nın vefatının da 39. yılı. Hakikaten büyük bir tevafuk, Allah rahmet eylesin.” ifadesini kullandı.
– “Süheyl hoca gibi önemli şahsiyetlerin değerini şimdi çok daha iyi anlıyoruz”
Hattat Savaş Çelik, vefatının ardından 39 yıl geçmiş olmasına rağmen sanat ve fikir adamı Süheyl Ünver için anma toplantısı düzenlenmesinin önemli olduğunu söyledi.
Ünver'in önemli işler yaptığının, notlar tuttuğunun ve bir sanatkar naifliğine sahip olduğunun altını çizen Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Süheyl Ünver hoca gibi şahsiyetlerin günümüzde olmasını çok arzu ediyorum. Kalemin, kağıdın kaybolmaya yüz tuttuğu dijital bir dünyada el yazısı çok önemli. Eskiden hocalar 'kitap okuyorsunuz da okuduğunuzu anladığınızı bir de yazın o zaman unutmazsınız' derlerdi. Hakikaten biz de yazarak çalışırdık. Yani sadece fizik, matematik değil, tarihi, coğrafyayı da yazarak çalışırdık. Okumak belli bir şekilde akılda kalıyor. Fakat unutulabiliyor ama yazdığınız zaman o beyninizdeki bilgi elinizle aktivasyona geçtiği zaman kalıcı oluyor, kalıplaşıyor, artık unutmuyorsunuz. Süheyl hoca gibi önemli şahsiyetlerin değerini şimdi çok daha iyi anlıyoruz.”
– “Önemli şahsiyetleri çok iyi tanımamız lazım”
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Öğretim Üyesi ve hattat Prof. Dr. Hüsrev Subaşı da Ünver gibi bir kültür adamının her zaman yetişmediğine işaret ederek, “Zahirde bakarsan tabip, tıp tarihi üstadı. İlk mesleğe cildiyeci olarak tarihi Gureba Hastanesi'nde başlamış. Daha sonra Haseki'de dahiliye, İstanbul Üniversitesi'nde tıp mektebinden mezun oluyor. Sonra da Paris'te dahiliye üzerine ihtisas yapmış. Bu mesleğin yanında Türk tezyini sanatları, hat, tezhip, cilt ve minyatür sanatı üzerine çalışmalar yapmış. Medresetü'l-Hattatin mezunu, oradan tezhip ve hat ebru çalışmaları var. Yani dolu dolu bir adam.” görüşünü paylaştı.
Subaşı, Ünver'in ve dönemin sanatçılarının bambaşka bir dünya görüşüne sahip olduklarını vurgulayarak, “Bu tür zeminlerde o eski insanları daha yakın tanımaya ihtiyaç var. Teori yürümüyor, örnekler üzerinden gitmek zorundayız. Onun için de önemli şahsiyetleri çok iyi tanımamız lazım.” diye konuştu.
Süheyl Ünver'in çalışma titizliğinden bahseden Subaşı, şunları kaydetti:
“Onu tanıdıktan ve vefatından sonra özellikle Süleymaniye Kütüphanesi'ne gidip, oradaki Süheyl Ünver dosyalarını gördükten sonra çok şaşırdım. Yüzlerce dosya, yüzlerce zarf, her birinin üzerinde zarfın köşesine fiş mantığıyla konuyu yazmış. Rika olarak kendi el yazısıyla bir konuyla ilgili iki satır bir şey yazmış. İşte falan yerdeki çeşmenin üzerinde şu kitabe yazıyordu demiş. Yani çalışmalarının bir metodolojisi var. Sadece yazıp yığma değil. Kolay ulaşılabilir hale getirip, istifadeye sunuyor, evde saklamıyor. Yüzlerce defter var. O ne kabiliyet ki fotoğraf makinesi varsa yanında onu kullanmış, yoksa çıkarmış kalemini o tarihi çeşmeyi çizmiş. 'Bir daha buradan geçmek nasip olmayabilir veya bir daha geçersen bu çeşme burada olmayabilir. Bilmem hangi caddenin hangi meydanın yapımına kurban gidebilir.' diye düşünmüş.”
– “Süheyl hoca büyük insanların rahleitedrisinde bulunmuş”
Kültür tarihçisi ve yazar Dursun Gürlek ise 1970'li yılların ortalarında biyografi çalışmaları kapsamında İbn'ül Emin Mahmut Kemal İnal'ın hayatıyla ilgili çalışmalar yaptığını söyledi.
İnal'ın Mercan'daki Konağı'nda yapılan sohbetlere katılan insanları bulup, onlarla röportaj yapmak istediğini ve tavsiye üzerine de Süheyl Ünver ile bir röportaj yapmaya karar verdiğini anlatan Gürlek, “Cerrahpaşa Tıp Tarihi Enstitüsünde ders verdiğini öğrendim. Uzun bir masa, hanımlara tezhip dersi veriyor. Fakat biraz da çekiniyorum. Çünkü ders esnasında gidiyorum. Acaba nasıl karşılayacak diye korkum var. Bu röportajı yapma arzusu, korkuma galip geldi.” dedi.
Gürlek, uzun bir röportaj yaptıkları merhum Süheyl Ünver'in doğrudan talebesi olamadığını, fakat ona çok şükran borçlu olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Süheyl hoca büyük insanların rahleitedrisinde bulunmuş. Mesela babası Mustafa Enver, Ahmed Amiş Efendi'nin müntesiplerindendir. Ahmed Amiş Efendi'nin halifesi Balıkesirli Abdülaziz Mecdi Tolun ile Ordinaryus Profesör Ahmed Süheyl Ünver'in mektuplaşmaları var. Onlar da kitap halinde yayımlandı. O mektupları bir okusanız ikinci, üçüncü, dördüncü defa okuma arzunuz nükseder. O eserdeki Türkçe güzelliği, o tasavvufi neşve çok dikkatimi çekti.”
Konuşmaların ardından katılımcılara kitap hediye edildi, hatıra fotoğrafı çektirildi ve Ahmed Süheyl Ünver'in kabri ziyaret edildi.